BİLGİ NOTU: SENDİKA YÜZDE 2 BARAJI

Bilindiği üzere; 25.08.2021 tarih ve 31579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Görevlilerinin Geneline Ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali Ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 Ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşme'nin "Kamu Görevlilerinin Geneline Yönelik Mali ve Sosyal Haklar" başlığını taşıyan İkinci Kısmının "Kamu Görevlilerinin Geneline Yönelik Toplu Sözleşme" başlığını taşıyan Birinci Bölümünün "Toplu Sözleşme İkramiyesi" başlığını taşıyan 23. Maddesinde; “(1) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 4 üncü maddesinde yer alan "üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine" ibaresi, "kamu görevlisi sendikasının kurulu olduğu hizmet kolundaki sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az %1'inden fazla sendika üyesi kaydeden sendikalara üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine" şeklinde, "kırkbeş Türk Lirası" ibaresi "2119 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarda" şeklinde uygulanır. (2) Birinci fıkraya göre üye sayılarının tespitinde ödeme tarihi itibariyle Resmi Gazetede en son yayımlanan "4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu Gereğince Kamu Görevlileri Sendikaları ile Konfederasyonların Üye Sayılarına İlişkin İstatistik Hakkında Tebliğ" esas alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51, 53, 128. Maddeleri, 4688 sayılı Kanun, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 657 sayılı Kanunun 22. Maddesi, 87 ve 98 sayılı ILO Sözleşmeleri, Avrupa Sosyal Şartının 5 ve 6. Maddelerine açıkça aykırı düzenlemeye karşı açılan dava sonucunda Danıştay 12. Dairesince 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nda; sendika ve konfederasyonların kuruluşu, organları, yetkileri ve faaliyetleri, görev alacak kamu görevlilerinin hak ve sorumlulukları ile toplu sözleşme yapılmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenerek, hizmet kolu esasına göre Türkiye çapında faaliyette bulunmak amacıyla bir hizmet kolundaki kamu işyerlerinde çalışan kamu görevlileri tarafından kurulabilecek olan sendikaların hizmet kollarına yer verilmiş olup, sendikalara üyeliğin serbest olduğu, kamu görevlilerinin çalıştıkları işyerinin girdiği hizmet kolunda kurulu bir sendikaya üye olabilecekleri hükmünün yanında, kamu işvereninin kamu görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle bir ayrım yapamayacağı hususunun sendika üyelerinin ve yöneticilerinin güvencesi olarak düzenlendiği; anılan Kanunun 28. maddesinde; toplu sözleşmenin, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını düzenleyen mevcut mevzuat hükümleri dikkate alınarak kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal hakları kapsayacağı; toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağının belirtildiği; Anayasa’nın 51. maddesiyle düzenlenen sendika kurma hakkı, örgütlenme özgürlüğünün bir parçası olduğundan, bu hakka yönelik olarak yapılabilecek müdahalelere karşı ilgili mevzuat uyarınca bir korunma ve bu hakkın kullanılması nedeniyle yaptırıma uğranılmaması anlamında bir güvence sağlandığının açık olduğu; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 4. maddesinde yer alan, 4688 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamu görevlileri sendikalarına üye olup, aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında aylık veya ücretleriyle birlikte kırkbeş Türk Lirası toplu sözleşme ikramiyesi ödeneceğine ilişkin düzenleme incelendiğinde; ilgililerin bu maddeden yararlanabilmesi için, sendika üyesi olması ile aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilmesinin yeterli olduğu açık olmasına karşın, 4688 sayılı Kanun’un 28. ve 32. maddelerine dayanılarak akdedilen, Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşme’nin, toplu sözleşme ikramiyesinin düzenlendiği 23. maddesinde, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 4. maddesinde yer alan ''üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine'' ibaresinin, ''kamu görevlisi sendikasının kurulu olduğu hizmet kolundaki sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az %1’inden fazla sendika üyesi kaydeden sendikalara üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine şeklinde’’ uygulanacağı kurala bağlanmak suretiyle, ilgili mevzuat hükmünü daraltıcı ve toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanma koşullarını kısıtlayıcı, daha önceki dönemlere ilişkin toplu sözleşme metinlerinde yer almayan bir düzenlemenin yapıldığının anlaşıldığı; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarına ilişkin toplu sözleşme yapılabileceği açık olmakla birlikte, 4688 sayılı Kanun’da toplu sözleşme kapsamının mevcut mevzuat hükümleri dikkate alınarak belirleneceği ifade edildiğinden, toplu sözleşmede, kanuna aykırı olmamak koşuluyla memurlar ve diğer kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarına ilişkin hususlarda, çalışanlar lehine kural ve düzenlemelerin getirilmesinin mümkün olduğu ancak kanun hükümlerinin toplu sözleşme ile değiştirilmesi ya da toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanma koşullarının sınırlandırılması veya daraltılması suretiyle bu hakkın kullanımının engellenmesinin de mümkün olmadığı; toplu sözleşme hakkının kamu görevlilerine kanunla yüklenen birtakım yükümlülüklerden kurtulma hakkı vermediği gibi, kanunun belirlediği sınırlar dışında düzenlemeler yapma, hak ve yükümlülükleri kaldırma hakkı da vermediği; bu durumda; 4688 sayılı Kanun’un 28. maddesinde yer alan, toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere, toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı yolundaki hükmün farklı şekilde yorumlanarak, toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmada, hizmet kollarına ilişkin olarak üye olunan sendikalar açısından, “toplam kamu görevlisi sayısının en az %1’inden fazla sendika üyesi kaydeden sendikalar’’ şeklinde kriter getirilmesi suretiyle sendikalar arasında ayrıma yol açılmasının açıkça sendikal özgürlüğe bir müdahale oluşturarak sendikaların kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesini önleyici şekilde üye kaybına sebebiyet verecek nitelik taşıdığı gibi, aynı hizmet kolunda çalışıp aynı işi yapan sendika üyesi kamu görevlileri arasında, sadece farklı sendikalara üye olmaları nedeniyle "toplu sözleşme ikramiyesi ödemesinde" eşitsizlik yaratması suretiyle çalışma barışını da olumsuz yönde etkileyeceğinden, dava konusu düzenlemede mevzuata ve hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçeleri ile yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Danıştay’ın Anayasal ilke ve esaslarla uyumlu kararının ardından bu kez sendikal hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı mahiyette bir düzenleme bu kez yasa ile getirilmek istenmiş; 28.12.2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7429 Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna eklenen düzenleme ile Anayasal ilke ve esaslarla bağdaşmayan, ülkemizin usulüne uygun olarak kabul ettiği uluslararası sözleşme ve antlaşmalara da açıkça aykırı bir takım düzenlemeler getirilmiştir.

7429 sayılı Kanunun 11. Maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 4. maddesi “25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu hükümleri uyarınca kamu görevlileri sendikalarına üye olup, aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında aylık veya ücretleri ile birlikte 750 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda toplu sözleşme desteği yapılır. Kamu görevlileri sendikasının kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az yüzde ikisini sendika üyesi kaydeden kamu görevlileri sendikalarına üye olup aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında aylık veya ücretleri ile birlikte toplu sözleşmeyle belirlenen tutarda toplu sözleşme ikramiyesi ödenir. Toplu sözleşme ikramiyesi ödenen kamu görevlilerine ayrıca toplu sözleşme desteği yapılmaz. Bu madde uyarınca yapılan ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz ve ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye payı, ikramiye, ücret ve her ne ad altında olursa olsun benzer ödemelerin hesabında dikkate alınmaz. İkinci fıkraya göre üye sayılarının tespitinde ödeme tarihi itibarıyla 4688 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi gereğince Resmî Gazete’de yayımlanan en son tebliğ esas alınır.” Şeklinde değiştirilmiş; 12. Maddesi ile de 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye geçici 42. madde eklenmiştir.

Söz konusu düzenleme ile “Ek 4 üncü maddenin ikinci fıkrasına göre ödenecek toplu sözleşme ikramiyesi Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmenin yürürlük süresince 2119 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarda ödenir.” Düzenlemesi getirilmiştir.

7429 sayılı Kanunun yer verilen düzenlemeleri ile meydana gelen yeni hukuki durum bakımından değerlendirme yapılması zarureti doğmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 128. Maddesinde “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Kamu emekçilerinin sendikal hakları Anayasa ile güvence altına alınmış olup; bütün evrensel insan hakları ve özgürlükleri ile ilgili belgelerde de düzenlenmiştir. Temel insan hakları içerisinde yer alan sendikal hakların; örgütlenme özgürlüğünü, toplu sözleşme yapma hakkını ve grev hakkını da kapsadığı açıktır.

Bu haklar içerisinde kamu çalışanları da dâhil olmak üzere bütün çalışanların sendikal örgütlenme hakkı ile toplu sözleşme yapma hakkı yer verilen mevzuat hükümleri ile güvence altına alınmış bulunmaktadır.

Anayasanın 12. Maddesinde herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu, temel hak ve hürriyetlerin kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiği düzenlenmiş; "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" başlığını taşıyan 13. Maddesinde de temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği; bu sınırlamaların Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiştir.

4688 sayılı Kanunun 3. Maddesinde sendikanın kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşları ifade ettiği düzenlenmiş; 4. Maddesinde sendikaların hizmet kolu esasına göre, Türkiye çapında faaliyette bulunmak amacıyla bir hizmet kolundaki kamu işyerlerinde çalışan kamu görevlileri tarafından kurulacağı, bir hizmet kolunda birden fazla sendika kurulabileceği, meslek veya işyeri esasına göre sendika kurulamayacağı; 6. Maddesinde sendika ve konfederasyonlar önceden izin almaksızın serbestçe kurulacakları, sendika kurucusu olabilmek için kamu görevlisi olarak çalışmanın yeterli olduğu, sendikanın kurucularının sendika tüzüğü ve kamu görevlisi olduklarını gösterir belge ile sendikayı ilk genel kurula kadar sevk ve idare edeceklerin isimlerini kuruluş dilekçelerinin ekinde sendika merkezinin bulunacağı ilin valiliğine verecekleri, anılan belge ve tüzüklerin ilgili valiliğe verilmesi ile sendika veya konfederasyonun tüzel kişilik kazanacağı düzenlenmiştir.

Yine 4688 sayılı Kanunun "Toplu sözleşme görüşmeleri" başlığını taşıyan 31. Maddesinde toplu sözleşme görüşmelerinin son rakamı tek olan yıllarda yapılacağı, kamu görevlilerinin geneline yönelik toplu sözleşme tekliflerinin Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinin konfederasyon temsilcisi üyeleri, her bir hizmet koluna ilişkin toplu sözleşme teklifleri ise Heyetin ilgili sendika temsilcisi üyesi tarafından hazırlanacağı ve toplu sözleşme görüşmelerinin başlama tarihinden en az bir hafta önce Kamu İşveren Heyetine sunulmak üzere Devlet Personel Başkanlığına verileceği; toplu sözleşme görüşmelerinin başlangıcında Kamu İşveren Heyeti Başkanı ile Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanının Devlet Personel Başkanlığına verilen talepler esas alınmak suretiyle genel ve hizmet koluna ilişkin toplu sözleşme görüşme gündemini belirleyeceği, toplu sözleşme görüşmelerinin genel ve hizmet kollarını ilgilendiren taleplerin topluca görüşülmesi suretiyle yürütüleceği, birden fazla hizmet kolunu ilgilendiren hususların kamu görevlilerinin geneline yönelik konular arasında görüşüleceği düzenlenmiştir.

Kamu emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükleri ile örgütlenme özgürlüğü; evrensel hukuk normları ile koruma altına alınmış olup; ülkemizin de imzalamış bulunduğu uluslararası sözleşmeler yolu ile de bu hak ve özgürlüklerin kısıtlanamayacağı ve devletin bu alana müdahale eden hukuk normu ihdas edemeyeceği düzenlenmiştir.

Temel insan hakları içinde yer alan sendikal haklar; örgütlenme, toplu sözleşme yapma ve grev yapma haklarını da içermektedir. Bu bağlamda; kamu çalışanları da dahil olmak üzere bütün çalışanların örgütlenme ve toplu sözleşme yapma hakkı, ILO’nun 8 temel sözleşme arasında saydığı 98 sayılı sözleşmesinde yer almaktadır.

"87 No’lu Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin ILO Sözleşmesi"nin 2. Maddesinde çalışanlar ve işverenlerin herhangi bir ayırım yapılmaksızın önceden izin almadan istedikleri kuruluşları kurmak ve yalnız bu kuruluşların tüzüklerine uymak koşulu ile bunlara üye olmak hakkına sahip oldukları; "98 No'lu Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Prensiplerinin Uygulanmasına İlişkin ILO Sözleşmesi"nin 4. Maddesinde çalışma koşullarını toplu sözleşmeler yoluyla düzenlemek üzere işverenler veya işveren örgütleri ile çalışanların örgütleri arasında ihtiyari müzakere usulünden faydalanılması ve bu usulün tam bir surette geliştirilmesini teşvik etmek ve gerçekleştirmek için lüzumu halinde milli şartlara uygun tedbirlerin alınacağı; 5. Maddesinde bu sözleşmede öngörülen güvencelerin ne gibi hallerde silahlı kuvvetler ve zabıta kuvvetlerine hangi ölçüde uygulanacağının milli mevzuatla tayin edileceği ve bu sözleşmenin bir üye tarafından onanmasının bu sözleşmede öngörülen güvenceleri silahlı kuvvetlere ve zabıta kuvvetleri mensuplarına veren mevcut bir kanuna karara teamüle veya antlaşmaya, Uluslararası Çalışma Örgütü Tüzüğünün 19. maddesinin 18. paragrafında yazılı prensipler gereğince, halel getirmeyeceği; 6. Maddesinde bu Sözleşmenin Devletin idari kadrolarında görevli kamu görevlilerinin durumları ile alakalı olmadığı ve hiç bir surette onların haklarına veya statülerine halel getirmeyeceği düzenlenmiş; Avrupa Sosyal Şartının "Örgütlenme Hakkı" başlığını taşıyan 5. Maddesinde akit tarafların çalışanların ve işverenlerin ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak için, yerel, ulusal ve uluslar arası örgütler kurma ve bu örgütlere üye olma özgürlüğünü sağlamak veya geliştirmek amacıyla ulusal mevzuatın bu özgürlüğü zedelemesini veya zedeleyici biçimde uygulanmasını önlemeyi taahhüt ettikleri, bu maddede öngörülen güvencelerin, güvenlik güçleri için hangi ölçüde uygulanacağının ulusal yasalarla veya düzenlemelerle belirtileceği; "Toplu Pazarlık Hakkı" başlığını taşıyan 6. Maddesinde akit tarafların toplu pazarlık hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak üzere çalışanlar ve işverenler arasında ortak görüşmeleri geliştirmeyi; gerekli ve uygun olduğu durumlarda, toplu sözleşme yoluyla iş koşullarının düzenlenmesi amacıyla işverenlerin veya işveren örgütlerinin çalışanların örgütleriyle özgürce görüşmeleri yöntemini geliştirmeyi; iş uyuşmazlıklarının çözümü için uygun uzlaştırma ve isteğe bağlı hakem sisteminin kurulmasını ve işletilmesini geliştirmeyi, menfaat uyuşmazlığı durumunda çalışanların ve işverenlerin bir önceki toplu sözleşmelerden doğabilecek yükümlülükler saklı kalmak üzere grev hakkı dahil toplu eylem hakkını tanıdığı düzenlenmiştir.

Anılan 98 sayılı ILO Sözleşmesi, 08.08.1951 tarih ve 5834 sayılı yasayla onaylanması uygun bulunarak 14.08.1951 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş; 1961 tarihli Sosyal Şartı ise 18.10.1961 tarihinde; Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı ise bazı madde/fıkralarına çekince konularak 06.10.2004 tarihinde imzalanmış ve 27.06.2007 tarihinde de onaylanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin usulüne göre imzalamış olduğu sözleşmelerin kanun hükmünde olduğu ve uluslararası sözleşmelerin esas alınacağı hükme bağlanmış; bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasının ileri sürülemeyeceği düzenlenmiştir.

Toplu sözleşme; kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını düzenleyen mevcut mevzuat hükümleri dikkate alınarak kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal hakları kapsamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 55. maddesinde ücretin emeğin karşılığı olduğu, Devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. Bu doğrultuda çalışanların adil bir ücret alabilmesi için gerektiğinde sosyal yardımlarla bu dengenin sağlanması görevi bizatihi Devletin sorumluluğunda olup emeğin karşılığı olan ücrette adaletin sağlanmasının sosyal yardımlarla desteklenmesi de Anayasanın doğal ve kaçınılmaz sonucu olup, idarelere verilen bir görev ve yükümlülük mahiyetindedir.

375 sayılı KHK'nun Ek 4. Maddesinde 4688 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamu görevlileri sendikalarına üye olup, aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında aylık veya ücretleri ile birlikte kırkbeş Türk Lirası toplu sözleşme ikramiyesi ödeneceği, bu madde uyarınca yapılan ödemenin damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmayacağı ve ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye payı, ikramiye, ücret ve her ne ad altında olursa olsun benzer ödemelerin hesabında dikkate alınmayacağı düzenlenmiştir.

Söz konusu düzenlemede sendikaların üye sayısına bakılmaksızın, herhangi bir kamu görevlisi sendikasına üye olan kamu çalışanları istisnasız olarak “sözleşme ikramiyesinden” yararlandırılmıştır.

7429 sayılı Kanunun 11 ve 12. Maddeleri ile getirilen düzenlemelerde ise 375 sayılı KHK’nun Ek 4. Maddesi değiştirilerek, “toplu sözleşme ikramiyesi” ve “toplu sözleşme desteği” adı altında sendikalara üye olan kamu çalışanları arasında kazanılmış hak kavramı ile de bağdaşmayan bir ayrım getirilmiştir.

Buna göre kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az yüzde ikisini sendika üyesi kaydeden kamu görevlileri sendikalarına üye olup aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında aylık veya ücretleri ile birlikte toplu sözleşmeyle belirlenen tutarda toplu sözleşme ikramiyesi ödenecek; kamu görevlileri sendikalarına üye olup, aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında aylık veya ücretleri ile birlikte 750 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda toplu sözleşme desteği yapılacaktır.

Getirilen düzenleme ile üye sayılarının tespitinde ödeme tarihi itibarıyla 4688 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince Resmî Gazete’de yayımlanan en son tebliğ esas alınacaktır. Dolayısı ile 2022 yılı sendika üye sayılarına ilişkin tebliğ 2 Temmuz 2022 tarih ve 31884 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığından, üye sayılarının tespiti hususunda geriye dönük bir uygulama benimsendiği ve 2 Temmuz 2022 tarihi itibari ile tebliğde yer alan sendika üye sayılarının esas alınacağı görülmektedir.

7429 sayılı Kanunun 13. Maddesi uyarınca, kanun; yayımı tarihinde, 28.12.2022 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Getirilen düzenlemelerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51, 53, 128. Maddeleri ile 87 ve 98 sayılı ILO Sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartının 5 ve 6. Maddelerine açıkça aykırı olup; usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı yönündeki Anayasal ilke ve esaslar çerçevesinde Anayasaya aykırı olmakla Anayasa Mahkemesince iptal edileceğinde herhangi bir duraksama bulunmamaktadır.

Göreve geldikten henüz kısa süre sonrasında sendikal örgütlenme ile hak, alınteri ve adalet mücadelesine bakış açısını ortaya koyan siyasi iktidar temsilcileri; kendilerine biat etmeyen sendikaları ve konfederasyonları hedef olarak belirlemiş ve sendikaların tamamını kendisine tabi kılacak, adeta arka bahçesi haline getirecek uygulamalara bir yenisini daha eklemiştir.

Temel hak ve özgürlüklere açıkça müdahale anlamı taşıyan söz konusu düzenlemeler; Anayasal ve evrensel ilke ve esasları, demokratik hukuk sistemini fiilen ortadan kaldırmaya, kazanılmış hakları ilga etmeye matuf düzenlemelerdir.

Toplu Sözleşme ile getirilen kısıtlama yüksek yargı tarafından hukuka aykırı bulunmuş; bu kez de yasal düzenleme sureti ile tamamen aynı kafanın ürünü bir garabet ortaya konulmak suretiyle sendikal özgürlükler, sendikal mücadele sonlandırılmak istenmiştir.

Kendi imzaladıkları Toplu Sözleşmenin yürürlük tarihi 2022-2023 yılları olduğu halde, kendi imzalarını dahi inkâr edercesine bu işe soyunan, lobicilik ve algı mühendisliğine soyunan, sözde “güçlü sendikacılık” söylemleri ile kendilerinden olmayanı yok etmeye çalışan bu anlayış Anayasal bir rejimde, hukukun egemen olduğu bir ülkede var olamaz!

Anayasanın 128. Maddesi açık ve nettir.

“Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.”

Öte yandan 4688 sayılı Kanunun 28. ve 32. maddelerine dayanılarak imzalanan Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşme’nin yürürlüğü de halen devam etmektedir.

Bu çerçevede; usulüne göre imzalanmış bir toplu sözleşme hükmü, taraflar açısından kanun gibi bağlayıcı olup, toplu sözleşme hükümleri maddi anlamda, yasa gibi kabul edilir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.02.1975 tarih ve E.9/1040, K. 227 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere toplu sözleşme maddi anlamda kanun niteliğindedir.

Toplu sözleşmenin geçerli olduğu süre diliminde bağlayıcı olduğu konusunda tartışma yoktur. Vurgulandığı üzere; toplu sözleşmeler hukuksal sonuçları açısından yasalara eşdeğer olup, toplu sözleşme hükümleri yürürlükte olan mevzuata rağmen ilgili tüm kamu idarelerini bağlayan ve uygulanması zorunlu bir nitelik arz etmektedir. Buna göre, dayanağını Anayasadan alan toplu sözleşme hükümlerinin, yürürlükte olan mevzuata rağmen, geçerlilik süresi olan iki yıl boyunca öncelikle uygulanacaktır. Toplu sözleşme hükümleri ile mevzuat hükümlerinde çelişki bulunsa dahi toplu sözleşme hükümleri öncelikle uygulanacaktır.

Toplu sözleşme yürürlükte olduğu iki mali yıl boyunca herhangi bir işleme gerek kalmaksızın doğrudan uygulanacak olup, bu süre zarfında kanun hükümleri ile çelişki halinde hangi düzenlemenin esas alınacağı konusunda şüphe yoktur. Zira toplu sözleşme yasal dayanağını Anayasa ve 4688 sayılı Kanundan almakta olup, Anayasa ya da yasalara aykırı bir düzenleme içermesi zaten mümkün bulunmamaktadır.

Dolayısı ile toplu sözleşme hükümleri, ilgili kanun hükümlerinin mevcudiyetini etkilememekte, sadece yürürlük süresi boyunca doğrudan uygulanabilirlik noktasında toplu sözleşme hükümlerini esas almaktadır. Dolayısı ile toplu sözleşme ile getirilen mali, ekonomik ve sosyal haklar, kanunla düzenlenen mali, ekonomik ve sosyal haklardan öncelikli olarak uygulanacak olup, kanun hükümleri toplu sözleşmenin yürürlük süresi boyunca ikame etkisi nedeniyle uygulanmayacaktır.

Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde olup, uygulanabilirlik noktasında toplu sözleşme hükümlerinin doğrudan uygulanması yasal düzenlemeye aykırılık oluşturmaz. Zira toplu sözleşme, vurgulandığı üzere yasal dayanağını aldığı Anayasa ve yasaya aykırı olamayacaktır.

Bu itibarla, toplu sözleşme süresince toplu sözleşme hükümleri uygulanacaktır. Nitekim Anayasanın 128. Maddesinde de mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümlerinin saklı olduğu açıkça ifade edilmiştir.

Bu açıklamalar çerçevesinde; Türkiye’nin kabul ettiği uluslararası sözleşmeler iç hukukun bir parçası olup, aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası sözleşmelerdeki hükümlerin esas alınması Anayasal zorunluluktur.

Aynı şekilde toplu sözleşme, yürürlükte kaldığı sürece hüküm ve sonuçlarını doğrudan sağlamaktadır.

Bu durumda; 7429 sayılı Kanunla getirilen sınırlamalar 2022-2023 yılı Toplu Sözleşme sürecinde uygulanamayacağı gibi kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gereği kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılmak zorunda olunduğundan 28.12.2022 tarihinde yürürlüğe giren 7429 sayılı Kanunda getirilen toplu sözleşme ikramiyesi ve toplu sözleşme desteği ayrımı noktasında 2022 yılı sendika üye sayılarına ilişkin tebliğin yayımlandığı 2 Temmuz 2022 tarihi esas olarak alınamaz.

Sonuç olarak; 7429 sayılı Kanunla getirilen sınırlamalar Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 51, 53, 128. Maddeleri ile 87 ve 98 sayılı ILO Sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartının 5 ve 6. Maddelerine açıkça aykırı olup; usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı yönündeki Anayasal ilke ve esaslar çerçevesinde Anayasaya aykırı olduğu gibi hukuki güvenlik, kanunların geriye yürümezliği ilkesi ve kazanılmış hakların korunması ilkelerine açıkça aykırıdır.

Anayasa Mahkemesince Anayasal ilke ve esaslara açıkça aykırı bu düzenlemelerin iptal edileceği hususu da açıktır.

Bu süreçte, Anayasa Mahkemesince verilecek iptal veyahut yürütmenin durdurulmasına yönelik kararların verilmesi aşamasında meydana gelebilecek ve kamu çalışanlarının mağduriyetine neden olacak mali, ekonomik ve sosyal hak kayıpları Anayasanın 125/son maddesi kapsamında tazmin edilebilir haklardan olmakla, bu süreçte herhangi bir mağduriyete meydan verilmeyeceği ve gerektiğinde her türlü hukuki destek ve yardımın da gücünü emeğinden ve alınterinden alan sendikamız tarafından sağlanacağı hususunda şüphe duyulmamalıdır.

 

BÜRO-İŞ SENDİKASI

 

 

 

Sosyal Medyada Paylaş