YARGI EMEKÇİLERİ DAHA FAZLA SESSİZ KALMAYACAKTIR

Adında “Adalet” bulunan bakanlığın, yargıyı sadece hâkimler ve savcılardan ibaret görmesi kabul edilemez.

BASINA ve KAMUOYUNA

Bu ülke insanları sömürülmesin, insanca yaşayabilsinler diye; tam bağımsız Türkiye uğruna canlarını feda edenlerin anısı ve mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyor; bu ülke gençlerini birbirine kırdırarak, daha fazla kar uğruna, dün Soma’da, henüz birkaç gün önce İstanbul’da ve ülkenin dört bir yanında emekçilerin ölümleriyle kanla sulanan yurdumun vahşi kapitalizm altında inim inim inlemesine kaynaklık teşkil eden 12 Eylül faşizmini lanetliyoruz.

Yargı çalışanları büyük ekonomik, sosyal, fiziki zorluklarla karşı karşıya görev yapmaktadır. Kalıcı ve sürekli bir çözüm yerine günü kurtarmaya yönelik adımlarla Hakiminden Savcısına, Hizmetlisinden Mübaşirine, Zabıt Katibinden Yazı İşleri Müdürüne, Yargıtay emekçilerinden, Sayıştay ve Danıştay emekçilerine, Bölge idare mahkemesi emekçilerinden Anayasa mahkemesi çalışanlarına kadar yargının bir bütün olduğu gerçeği göz ardı edilerek sorunlar yıldan yıla, nesilden nesile devredilmektedir.

Son derece güç koşullarda fedakârca görev yapan yargı çalışanları tarihte hiç bu kadar sahipsiz, hiç bu kadar kimsesiz bırakılmamıştır. Tüm yasal ve ekonomik kazanımları birer birer ellerinden alınan, fazla mesaileri, havuz ücretleri kesilen, nöbet izni dahi kullandırılmayan yargı çalışanları sorunlarının çözülmesi için gelecek bir olumlu adımı beklerken; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, zamanlaması son derece manidar şekilde HSYK seçimleri öncesi hâkim ve savcılara 1155 TL seyyanen zam yapılacağını açıklamıştır.

Hemen her torba yasasında kamuoyunda seslendirilen ancak bir türlü yasalaşmayan yargı çalışanları gibi tüm kamu çalışanlarının da yıllardır beklediği sözleşmeliye kadro, fazla mesai, sicil affı ve bir derece verilmesi konularında hiçbir olumlu gelişme yaşanmadığı gibi; hâkim ve savcılara seyyanen zam verilmesi ve yine hâkim ve savcılara sicil affı getirilmesi gündeme taşınmıştır.

Yargının bağımsızlığı hâkimlerimizin ve savcılarımızın her türlü siyasi etki ve nüfuza karşı bağımsızlığını gerektirdiği gibi ekonomik, mali ve sosyal bağımsızlığını da gerekli kılmaktadır. Bu bakımdan yargının en önemli sacayaklarından olan hâkimlerimizin ve savcılarımızın vicdanları ile cüzdanları arasında bırakılmamaları şüphesiz elzemdir.

Bununla birlikte; adında “Adalet” bulunan bakanlığın, yargıyı sadece hâkimler ve savcılardan ibaret görmesi kabul edilemez.

Bu çerçevede sosyal ve ekonomik koşullarla, ülke gerçekleri ile bağdaşmayan, son derece yoğun ve zor koşullar altında yargının tüm yükünü omuzlayan yargı emekçilerinin, görmezden gelinmesine, çözüm bekleyen sorunlarının bir tekinin dahi çözüme kavuşturulmamasına, üstüne üstlük tüm kazanımlarının da birer birer ellerinden alınmasına daha fazla kayıtsız kalmaları beklenemez.

Emekçisine adil ve eşitlikçi, insani bir gelir düzeyi sağlayamayan devlet düşünülemez. Adında “Adalet” bulunan bakanlıktan tüm yargı emekçilerinin yegâne beklentisi; adil, eşit ve insani bir gelir düzeyinin sağlanmasıdır.

Adaleti kendinden menkul Bakanlığın Yargı emekçilerini yok farz ettiği bir Türkiye gerçeğinde, yargı emekçilerinin daha fazla sessiz kalması beklenemez ve beklenmemelidir.

BÜRO-İŞ olarak Yargı emekçileri insanca yaşanacak bir ücrete ve geçim standardına ulaşıncaya kadar mücadelemiz sürecektir.

Haydar ŞAHİNDOKUYUCU
Genel Başkan

Sosyal Medyada Paylaş