6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri
öncesinde Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş, Milli Kütüphane önünden
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önüne yürümek ve burada basın açıklaması
yapmak istedi ancak polis izin vermedi.
Konfederasyonumuz sözde konfederasyon
Memur-Sen’in yetkili olmasını protesto etmek ve görüşmelerin tiyatro
olduğunu göstermek istedi.
Konfederasyonumuz ile emniyet güçleri
arasındaki görüşmeler sonucunda Çalışma Bakanlığı önünde değil de Gökkuşağı
Kamu Pazarı önünde açıklama yapmaya izni verildi.
Basın açıklamasına Birleşik Kamu-İş
Genel Başkanı Mehmet Balık, Genel Sekreteri Mücahit Dede, Genel Mali Sekreteri
Ali Taştan, Genel Örgütlenme Sekreteri Hasan Kütük, Genel Eğitim Basın-Yayın
Sekreteri Levent Akça, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreteri Mehmet Yeşildağ,
Genel Dış İlişkiler ve Ar-Ge Sekreteri Doğan Altun, Eğitim-İş Genel
Başkanı Orhan Yıldırım, Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Tamer
Yiğit Güler, Büro-İş Genel Başkanı Alay Hamzaçebi, Genel
Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Ulaşım-İş Genel Başkanı Cihad Koray,
bağlı sendikaların MYK üyeleri, bağlı sendikalar, bağlı sendikaların şube
başkanları, myk üyeleri ve üyeler katıldı.
Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet
Balık basın açıklamasını orman yangınlarına ilişkin üzüntüsünü dile getirerek
başladı ve yangınlarla mücadele etmelerine karşı özlük haklarındaki
eksikliklere dikkat çekmek için de itfaiye kıyafeti giyip baret
taktı.
Kitlemiz adına Genel Başkanımız Balık'ın
yaptığı açıklama şu şekilde:
" Emeğimize, geleceğimize ve haklarımıza sahip çıkmak
için daha önce örgütlü olduğumuz 9 ilde alanlara çıkarak kamu emekçilerin çözüm
bekleyen sayısız sorunu olduğunu ve TİS taleplerimizi açıkladık.
Birleşik
Kamu-İş Konfederasyonu olarak; kamu emekçilerinin yanı sıra emekliler ile diğer
kamu görevlilerini de ilgilendiren 6’ncı Dönem Toplu Sözleşme görüşme
tiyatrosuna dur demek için buradayız.
Memurları,
sözde toplu sözleşme masalarında satan, hak kaybına uğratan, memurun değil
AKP’nin çıkarlarını gözeten sözde yetkili Memur Sen’in toplu sözleşme
masasında olmasını kabul etmiyoruz. Göbekten bağımlı olduğu hükümete karşı, en
ufak bir direnç gösteremeyeceğini tüm kamu emekçileri önceki satış
sözleşmesi ve rakam kazıklarından bilmektedir.
Sendikacılığı
üyelerine kazanım elde etmek için değil, sadece aidat toplamaktan ibaret
gören ve yandaş sendikacılık kavramının kamu emekçilerinin gündemine sokan
bir anlayışı ziyaret ettiğimiz illerde dile getirdik şimdi de burada
haykırıyoruz…
Kamu
emekçilerinin 3600 ek gösterge talebine, vergi adaletsizliğine, zam talebine,
kamu emekçilerinin ekonomik, mesleki, örgütsel ve sosyal haklarına kulak
tıkayan bir anlayış kazanımdan çok kayba yol açmıştır.
Bu sözde yetkili konfederasyonun 2019
Ağustos ayında yapılan 2020-2021 yıllarını kapsayan yüzde üç buçukluk zam
utancı akıllardadır. İşte böyle bir yandaş sendikacilik ortamında 2022-2023
yıllarda kamu emekçilerine kazandıracağı hiçbir şey olamaz.
6.
Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde AKP iktidarı ve yandaş sendika , kamu
emekçilerinin insan onuruna yaraşır adil ücret hakkını göz göre göre gasp
edecektir.
İktidar,
her dönem Sözde Toplu Sözleşme uyuşmazlığı yaratarak, görüşmeleri Hakem
Kuruluna havale edeceğini söyleyebiliriz.
Yandaş
konfederasyon ve AKP iktidarı önceki görüşmelerde attıkları imzalarla memurları
açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmişlerdir.
Dört
kişilik bir ailenin Temmuz ayı açlık sınırının 3 bin 513 lira, yoksulluk
sınırının 12 bin 195 lira olarak hesaplandığı bir dönemde kamu çalışanlarının
ücretlerinin insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarılması talep ediyoruz. Milli
gelirin dağılımı ücretliler aleyhine bozulmaktadır, ücretlilerin gelirden
aldığı pay yıllardır azalmaktadır. Zam oranlarının, iktidarın hiç tutmayan
enflasyon hedefi ve TÜİK’in son aylarda açıkladığı yüzde 17 -18 seviyesinde
olan yıllık enflasyon, gerçekte yüzde 35,7’li oranindadır. Gerçek enflasyon
karşısında satın alma gücü mum gibi eriyen kamu çalışanları, artan refahtan ve
ekonomideki reel büyümeden de pay alamamıştır.
Birleşik
Kamu-İş Konfederasyonu olarak, toplu sözleşmeyle ilgili taleplerimizin bazıları
şöyle:
· Kamu çalışanlarının en azından 2002
yılında milli gelirden aldığı pay kadar bir pay alabilmesini sağlayacak bir
ücret zammı yapılmasını talep ediyoruz.
· Önceki yıllarda yaşanan kayıpların
karşılanabilmesi için kamu çalışanlarının ücretlerine öncelikle yüzde 30
oranında bir zam yapılmalıdır. Bu zamdan sonra 2022 yılının ilk yarısı için
yüzde 15, ikinci yarısı içi yüzde 15, 2023 yılının ilk yarısı için yüzde 15 ve
ikinci yarısı için de yüzde 15 oranında zam yapılmalıdır.
· Üniversite mezunu tüm memurların ek
göstergeleri 3.600’e çıkarılmalı, 6’ncı dereceye inen tüm kamu çalışanlarına ek
gösterge verilmelidir.
· Kamu çalışanlarına yılda bir defa
yıllık izne ayrılırken bir maaş tutarında ikramiye ödenmelidir.
· Gelir vergisi tarifesinden
kaynaklanan vergi yükü artışı önlenmelidir. Tüm ücretlerin asgari ücret kadar
olan kısmı vergiden istisna edilmelidir.
· Aynı kadro ve unvanlarda çalışanlar
arasındaki maaş farklılıkları giderilmeli ve eşit işi eşit ücret ödenmelidir.
· Yıllardır artırılmayan doğum yardımı
ödenekleri günün koşullarına göre yeniden belirlenmelidir.
· Anayasa’nın çalışma yaşamı ve
çalışanların haklarına ilişkin hükümleri, uluslararası sözleşmelere uygun
olarak düzenlenmelidir. Grev hakkı anayasal güvenceye alınmalıdır.
· Eğitim ve sağlık başta olmak üzere
kamuda istisnai olması gereken sözleşmeli personel istihdamının
genişletilmesine son verilmelidir.
Kamu emekçilerinin; ekonomik krize, enflasyona, büyüme rakamlarına ve gerçekçi ülke koşullarına göre hiçbir kazanım sağlamayacak olan sefalet oranlı zam taleplerine karşı karnı toktur. Kamu emekçileri sendika ağalığının geldiği durumu anlamalıdır ve yandaş konfederasyonun 2021 yılında yapacağı kirli pazarlığa karşı alanlarda ses yükseltmelidir. "