Memurların Sözleşmeli Statüye Geçirilmesine Hayır

DEVLET MEMURLARININ ANAYASA İLE GÜVENCEYE ALINMIŞ KAZANILMIŞ HAKLARI ORTADAN KALDIRILAMAZ!

Kamu emekçileri yıllardır verilen sözlerin tutulmasını beklerken; sözleşmeli personel kadroya geçirilmeyi beklerken ve 4/C statüsündeki kamu çalışanlarının özlük haklarının iyileştirileceği beklentisi ile yola çıkılıp eskisinden de beter bir uygulama ile 4/B’nin son fıkrası haline getirilerek kazanılmış hakları dahi ellerinden alınırken; Başbakan, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile tüm kamuda çalışanların sözleşmeli olması gerektiğini, sözleşmenin performansı ve verimliliği artırdığını ileri sürmek gibi bir talihsiz söyleme daha imza atmıştır.

Mevcut İktidarın emeğe ve emekçiye bakışında ki sakatlığın bir yansıması olan bu söylem kamu hizmetlerinin topyekûn olarak taşeronlaştırılmasına hizmet eden bir söylemdir.

Bu söylem Anayasaya açıkça aykırı bir söylemdir.

Bu söylem kariyer ve liyakat ilkelerinin üzerinden silindir gibi geçen, soyut, genel geçer ölçütlerle siyasi kadrolaşmanın önünü açmaya çalışan hukuk dışı bir söylemdir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği; memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği öngörülmüş; 657 sayılı Kanun ile de kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği düzenlenmiş ve bu dört istihdam şekli dışında başkaca personel çalıştırılamayacağı öngörülmüştür.

Yine “Sınıflandırma”, “Kariyer” ve “yeterlik” ilkeleri bu kanunun temel ilkeleri olarak belirlenmiş; kariyer ilkesi, Devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânı sağlamak; yeterlik ilkesi ise, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini yeterlik sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmak olarak tanımlanmıştır.

Kanun, Devlet memurluğunu bir meslek olarak kabul etmekte ve bunlara, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânı sağlanmasını, sınıflar içinde ilerleme ve yükselme işlemlerinin YETERLİK SİSTEMİNE dayandırılmasını öngörmektedir. Bu iki ilkenin temelinde, objektif kurallar çerçevesinde İŞİN EHLİNE VERİLMESİ ve HAK ETME kavramı yatmakta olup, KAMU HİZMETLERİNİN ETKİN VE VERİMLİ BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN TEK GÜVENCESİNİN DE HİZMETİN YETİŞMİŞ, EHİL KAMU GÖREVLİLERİNCE YERİNE GETİRİLMESİYLE SAĞLANABİLECEĞİ TABİİDİR.

Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesini gündemine bile almayan siyasi iktidar; bugün tüm memurların sözleşmeli hale getirilmesini tartışmaya açıyor ise bu noktada artık söylenecek sözler kifayetsiz kalmaktadır.

Güvencesiz, kuralsız, mesleki liyakatin hiçe sayıldığı, Anayasal memuriyet güvencesinin ortadan kaldırılmasının gündeme gelmesi dahi, yaşadığımız şu süreçte, tüm fiziki yetersizliklerle, ekonomik ve sosyal onlarca sorunla karşı karşıya, fedakârca görev yapan Devlet memurlarına yapılacak en büyük ihanettir.

Kamu emekçilerinin ortak çıkar ve kazanımları için hak ve özgürlükler için gönül birliği, eylem birliği şarttır, kaçınılmazdır, olmazsa olmazdır ve bugün olmazsa yarın çok geç olacaktır!

Büro-İş Sendikası olarak; haktan ve adaletten aldığımız güçle;

Tüm kamu çalışanlarını Ülkemiz ve geleceğimiz için;  BİRLİKTE MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ!

 

BÜRO-İŞ

MERKEZ YÖNETİM KURULU

Sosyal Medyada Paylaş