Zordur İnsan Kalmak

Adına vatan dediğimiz bu toprakların güzel insanları özgürlükten, yardımlaşmadan, dayanışmadan yana; çevreyi ve doğayı, sokak hayvanlarını korumak uğruna kapitalist, emperyalist kuşatmaya bedenlerini siper etmiş mücadele ederken geldi her defasında ölüm.

SİZ ORTADOĞULULAŞTIRAMADIKLARIMIZDAN MISINIZ?

Adına vatan dediğimiz bu toprakların güzel insanları özgürlükten, yardımlaşmadan, dayanışmadan yana; çevreyi ve doğayı, sokak hayvanlarını korumak uğruna kapitalist, emperyalist kuşatmaya bedenlerini siper etmiş mücadele ederken geldi her defasında ölüm.
Her defasında daha da kahpeleşerek…
Zordur bu coğrafyada bütün bu değerlere sahip çıkmak. Zordur insan kalmak. İçindeki çocuğu korumak… Bu yüzden biz bilyeyi görsek oyuncak diye oynardık, birileri ise “daha çok beden zarar görsün” diye bombanın içine koymuş…
Evet, dün Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde buldu ölüm genç fidanları… Yaşıtları nice güzel hayallerle deniz-kum-güneş-eğlence dörtgeninde pembe yaz planları yaparken; onlar viraneye dönmüş Aynel Arap’da çocuklara oyuncak götürmenin, kütüphane ve çocuk parkı inşa etmenin hayalini kuruyorlardı.
Bu coğrafyanın bir kuralıdır hiç bir iyilik cezasız kalmaz ”derler. Evet, bu sefer de öyle oldu. An itibariyle 32 ölü, sayısı yüzü geçkin yaralı…
Yurdun dört bir tarafından Suruç’ta buluşmak üzere yola çıkan geçlerin otobüslerde gülen gözlerle çektikleri özçekimleri kaldı geriye. Ve gözü yaşlı milyonlar…
Siz de her gün biraz daha boğulduğunuzu hissediyor musunuz?
Ardı arkası gelmeyen, işçi ölümlerinden ve manşet değerini çoktan yitirmiş cinnet, tecavüz ve kadın cinayetlerinden…
Kamu gücünün pervasızca kitlelerin üzerinde sergilenmesinden…
Bu ülkede her gün adeta bir maden göçüğüne, bir kadın cinayetine, bir kanlı terör eylemine gebe…
13 yıldır bu ülkede hiçbir şeyin tadı kalmadı…
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Batılılaşma hedefinden artık çok uzaklaştığımızın farkında mısınız?
Hatta yeni Osmanlıcılık adı altında giderek Ortadoğulaştığımızın?
Yoksa hala farkında değil misiniz; AKP iktidarının fetihçi, etnikçi, mezhepçi politikaları Türkiye’yi artık Ortadoğu terörünün tam da ortasına soktuğunun?
Bu ülkede bombalı saldırılarla Reyhanlı’da 53 kişi, Diyarbakır’da mitingde 4 insanımız ölmedi mi? yüzlerce insanımız yaralanmadı mı?
Ülkemize sığınan ve sayısı 5 milyona yakın Suriyelinin yarattığı siyasi, sosyolojik, ekonomik, demografik tahribata, adli vaka ve sağlık sorunlarındaki artışlara ne demeli?
AKP, 2011’den bu yana sınır güvenliğini ortadan kaldırmış, Suriye’de Esad’ı devirme adına, Türkiye’yi cihatçı selefi örgütlerin cephe gerisi haline getirmiştir. Ülkemiz; Suriye’deki bu gözü dönmüş canilerin yaralılarını tedavi ettikleri, silah, cephane, finans ve insan kaynağı temin ettikleri kısacası her türlü lojistik desteği buldukları bir cephe gerisi konumundadır.
Peki, bunca şey yaşanırken, kan oluk oluk akmakta, yurttaşlarımızın, gencecik fidanların parçalanmış bedenleri yerlerde iken; bu ülkenin güvenliğinden sorumlu tek bir makam sahibinin çıkıp halkımıza hesap verdiğini duydunuz mu?
Siyasi sorumluluk sahiplerinden tek bir istifa haberi aldınız mı?
Alamazsınız. Bu da Ortadoğululuğun bir kuralıdır.
Bilakis ödüllendirildiklerini, hatta stratejik derinliğin, aslında stratejik bataklık olduğunu bize öğretenlerin ülke yönetmede çok daha etkin konumlara geldiklerini de görüyoruz.
IŞİD de, PKK/PYD de ABD emperyalizminin kuklasıdır. Ve bu iki kuklanın hem bir biriyle hem de ülkemizle yeni çatışma alanı artık Türkiye’dir. PKK/PYD terörünün daha dün Adıyaman da şehit ettiği Jandarma Uzman Çavuşumuz bunun bir başka delilidir.
Sonuç olarak Türkiye’nin Ortadoğu kafasıyla yönetildiği sürece bu bataklığa daha da saplanacağı açıktır. Zira Suriye iç savaşı artık Türkiye’ye taşınmış durumdadır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Yurtta Sulh, Dünyada Sulh” sözü üzerine inşa edilmiş Anti-Emperyalist Türk dış politikasını yıkanlar, sözde dünya liderliğine oynayanlar, 13 yıldır canım yurdumun başına musallat olan Emevi zihniyeti, “3 günde Şam’a gideceğiz, Emevi caminde namaz kılacağız” diyen ve Şam tatlısı yeme hayali kuranlar, Türk Dış Politikasına şamar vurdurdular.
Çözüm, tüm demokrasi güçlerinin gezi kararlılığında ortaklaşması ve bu ülkede yeniden barışı, özgürlüğü, kardeşliği, doğasına dost, emeğin en yüce değer kabul edildiği Anti-Emperyalist Türkiye’yi kurmasındadır.
NOT: Bu acı hepimizin acısı. Bunun partisi ya da başkaca bir ayrımı olmaz. Eminim bu ülkede pek çok insan bu acıyı ta derinden hissetti.
Hissetti değil mi?
Haydar ŞAHİNDOKUYUCU

Sosyal Medyada Paylaş