Sadece Savunma Alınarak Verilen Kınama Cezası Yargıdan Döndü

Antalya 2 İdare Mahkemesi’nce Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nde veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapan üyemize verilen kınama cezasının disiplin amirince soruşturmacı tayin edilmeden, sadece savunma alınarak verilmesinde mevzuat hükümlerine uyarlık bulunmadığından iptaline karar verildi.

Üyemiz adına açılan davada disiplin cezası işleminin hukuka aykırı olduğu, zamanaşımına uğramıs bir ceza yetkisine dayanılarak ceza tecziyesine gidilemeyeceği, disiplin cezasının eylem ile suç arasında adil bir denge bulunması esasından yoksun olduğu, savunma istenmeksizin ceza verilemeyeceği, disiplin cezasına eksik ve yetersiz gerekçe gösterildiği ileri sürülerek iptali istenmiş olup; mahkemesince disiplin amirince soruşturmacı tayin edilmeden, sadece savunma alınarak verilen disiplin cezasında mevzuat hükümlerine uyarlık bulunmadığından üyemiz hakkında tesis edilen disiplin cezası işleminin iptaline karar verilmiştir.

 
T.C.
ANTALYA
2. İDARE MAHKEMESİ
 
ESAS NO: 2013/1001
KARAR NO: 2013/1556
 
DAVACI:
VEKİLİ: AV. UĞUR YUSUF DEMİR
Tuna Caddesi Işık Apartmanı No:24/5 – Kızılay/ANKARA
 
DAVALI: SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
 
VEKİLİ: AV. GÜLAY ZOR
Ankara Hukuk İşleri Sigorta Müdürlüğü/ANKARA
 
DAVANIN ÖZETİ: Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nde veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapan davacıya kınama cezası verilmesine ilişkin 30.01.2013 tarihli, 1903341 sayılı işlemin; hukuka aykırı olduğu, zamanaşımına uğramıs bir ceza yetkisine dayanılarak ceza tecziyesine gidilemeyeceği, disiplin cezasının eylem ile suç arasında adil bir denge bulunması esasından yoksun olduğu, savunma istenmeksizin ceza verilemeyeceği, disiplin cezasına eksik ve yetersiz gerekçe gösterildiği ileri sürülerek iptali istenmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Usul yönünden, davanın süresinde açılmadığı; esas yönünden ise, Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü, Sağlık Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü kayıtlarında yapılan tetkikte; ilgili İl Müdürlüğüne bağlı yapılan turnike devam takip sistemi üzerinden alınan 01.11.2012-13.11.2012 tarihler arasını gösteren listede, Merkez Müdürlüğü personeli davacının cok defa mesaiye geç kaldığının tespit edildiği; başkanlığın gelen talimat üzerine adı geçen personele verilen disiplin cezasının işleme
alınmadığını ve itirazın değerlendirilmediğini tebliğ ettiği, adı geçenle ilgili durumun yeniden değerlendirildiği ve kendisine 30/01/2013 tarih ve 1903341 sayılı yazı ile 125inci maddenin 2 inci fıkrası gereğince tekerrür uygulanarak kınama cezası verildiği; davacının kınama cezasına 05/02/2013 tarih 22205654 sayılı yazı ile itiraz ettiği; itiraza ilişkin belgelerin 07/02/2013 tarih 2383812 sayılı yazı ile İnsan Kaynakları Daire Başkanlığına iletildiği; Merkez Disiplin Kurulunca alınan 02/04/2013 tarih ve 2013/19 sayılı Kınama Cezasına ilişkin itirazın reddine ilişkin kararın da adı geçen personele 18/04/2013 tarihinde tebliğ edildiği; işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı ve davanın
reddinin gerekeceği savunulmuştur.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren Antalya 2. İdare Mahkemesi’nce gereği görüşüldü: 

Davalı idarenin süre itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.

Dava, davacıya mesai saatlerine tam olarak riayet etmediği gerekçesiyle ve tekerrür hükmü uygulanarak verilen kınama cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinde, devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller sıralanmış; 127. maddesinde dolaylı biçimde disiplin soruşturması açılması gereğine işaret edilmiştir.

24.10.1982 tarihli, 17848 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik’te ise, disiplin amirlerinin yetki ve sorumlulukları düzenlenmiş; 19. maddesinde, “Disiplin amirleri, disiplin işlerinde kendilerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve özel kanunlarla verilen yetkileri kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla; memurlara kanun, tüzük ve yönetmeliklerle tanınan hakları gözönünde tutan, hakkaniyet ve eşitliği
esas alan bir tutum ve davranış için de kullanmak ile yükümlüdürler.

Bu genel sorumluluğun dışında disiplin amirleri ayrıca;
a) Memurların uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve memurluktan çıkarma cezalarından biriyle cezalandırılması gereken disipline aykırı davranışlarını öğrendikleri tarihten itibaren kanunen belli süreler içinde disiplin soruşturmasını başlatarak; gerekli cezayı uygulayarak, disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğramasını önlemek,…zorundadırlar.” kuralına yer verilmiştir.

Aktarılan hükümlere göre, disiplin amirlerince disiplin cezasına konu olabilecek eylemin tespiti halinde usulüne uygun olarak soruşturma açılıp yasal süreleri içinde soruşturmanın tamamlanmasından ve isnat olunan suçlama hakkında yeterli bilgiyi içeren bir yazı ile savunmasının alınmasından sonra ilgili hakkında işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

Olayda ise bu kurala uyulmadığı; daha önce de mesaiye tam olarak riayet etmediği gerekçesiyle hakkında soruşturma açılarak 15.12.2011 tarihli, 22879827 sayılı kararla uyarma cezası verilen davacının müteakip dönemde aynı tutumunu sürdürdüğünden bahisle yeniden işlem süreci başlatıldığı ve 5.7.2012 tarihinde kendisinden tekrar savunma istendiği; bu savunma üzerine ne gibi bir işlem yapıldığının davalı idarece açıklanmadığı; akabinde 1.11.2012 ila 13.11.2012 tarihleri arasında mesaiye geç geldiği,
erken ayrıldığı hususunun takip sisteminden alınan çıktı ile sabit olduğundan bahisle 16.11.2012’de tekrar savunma alınıp davacıya 13.12.2012 tarihli, 21653155 sayılı işlemle uyarma cezası verildiği; ilgilinin bu cezaya yönelik 19.12.2012 tarihli itirazı üzerine İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı’nın 3.1.2013 tarihli, 22332338 sayılı yazısıyla itirazın işleme alınmadığının, zira olayda davacı hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasının gerektiğinin ve işleme alınmayan disiplin cezasının sistemden silineceğinin bildirildiği; bunun üzerine durumun davacıya bildirilerek 30.1.2013 tarihli, 1903341 sayılı dava konusu işlemle kendisine kınama cezası verildiği; 16.11.2012’de başlayan ve dava konusu
işlemin tesis edildiği tarihte sona eren bu süreçte olayla ilgili soruşturmacı tayin edilmediği, soruşturma açılmadığı görülmektedir.

Davacının mesaiye riayet konusundaki genel tutumunun, daha önce disiplin cezası almış olmasının ve durumun teknik takip sistemiyle kayda alınmış olmasının disiplin hukukuna mahsus idari usul gerekliliklerinin ifasını ortadan kaldırmayacağı açıktır.

Bu durumda; davacının 1.11.2012 ila 13.11.2012 tarihleri arasında mesaiye geç geldiği, erken ayrıldığı hususunun takip sisteminden alınan çıktı ile sabit olduğundan bahisle ve daha önce benzer fiili disipline aykırı olduğu ileri sürülen mesaiye riayetsizlik nedeniyle bu hususu tespit ettiğini belirten disiplin amirince soruşturmacı tayin edilmeden, sadece savunma alınarak verilen disiplin cezasında yukarıda anılan mevzuat hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır. Nitekim, Danıştay 12. Dairesi’nin 24.11.2008 tarihli, E:2006/3843, K:2008/6678 sayılı ve Danıştay İdari Dava Daireleri’nin 7.12.2006
tarihli, E:2003/172, K:2006/2053 sayılı kararları da bu doğrultudadır.

Dolayısıyla, konu hakkında yukarıda belirtilen süreç işletilerek yeniden işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin İPTALİNE, 104,20.-TL yargılama gideri ile 660.-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, tebliği izleyen 30 gün içinde Antalya Bölge idare Mahkemesi’ne itiraz yolu açık olmak üzere 18/12/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş